Tazminat Hukuku

Tazminat Hukuku

Tazminat Hukuku

Tazminat hukuku, haksız fiil, sözleşmeye aykırılık veya idarenin sorumluluğu nedeniyle zarar gören kişilerin maddi veya manevi zararlarının karşılanmasını düzenleyen hukuk dalıdır. Türk Borçlar Kanunu (TBK), Türk Medeni Kanunu ve İdare Hukuku çerçevesinde düzenlenen tazminat hukuku, kişilerin uğradığı zararların giderilmesini amaçlamaktadır.

Tazminat hukuku, zarar gören bireyin mağduriyetini gidermeye yönelik olup, maddi tazminat ve manevi tazminat olmak üzere iki temel tazminat türünü kapsar.


Tazminat Hukukunun Temel İlkeleri

Tazminat hukukunda, zarar gören tarafın hakkını alabilmesi için belirli ilkeler çerçevesinde hareket edilir:

  1. Hukuka Aykırılık İlkesi: Tazminat talebi, hukuka aykırı bir fiile veya haksız bir duruma dayanmalıdır.
  2. Zarar İlkesi: Tazminat davası açılabilmesi için bir zarar meydana gelmiş olmalıdır.
  3. Nedensellik İlkesi: Zarar, davalı kişinin eylemi veya ihmali sonucunda ortaya çıkmış olmalıdır.
  4. Kusur İlkesi: Tazminat yükümlülüğünün doğması için zarar verenin kusurlu olması gereklidir (kasıt veya ihmal).
  5. Hakkaniyet İlkesi: Mahkeme, tazminat miktarını belirlerken hakkaniyeti göz önünde bulundurur.

Tazminat Hukukunda Zarar Türleri

Tazminat hukuku, zararları iki temel gruba ayırır:

  1. Maddi Zararlar:

    • Kişinin mal varlığında meydana gelen ekonomik kayıplardır.
    • Örnek: Trafik kazasında aracın hasar görmesi, iş kazasında iş gücü kaybı yaşanması.
  2. Manevi Zararlar:

    • Kişinin psikolojik veya ruhsal olarak zarar görmesi nedeniyle ortaya çıkan zarar türüdür.
    • Örnek: Bir kişinin haksız yere iftiraya uğraması, bir yakınının ölümüne sebebiyet verilmesi.

Tazminat Sorumluluğunun Kaynakları

Tazminat yükümlülüğü üç temel kaynaktan doğabilir:

1. Haksız Fiilden Doğan Tazminat

Haksız fiil, bir kişinin kasıtlı veya ihmal yoluyla başkasına zarar vermesidir. Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesine göre, haksız fiil nedeniyle zarar gören kişi tazminat talep edebilir.

Haksız fiilden doğan tazminat davalarında dört temel unsur aranır:

  1. Hukuka aykırı bir fiil işlenmiş olmalıdır.
  2. Zarar meydana gelmiş olmalıdır.
  3. Fiil ile zarar arasında illiyet (nedensellik) bağı olmalıdır.
  4. Fiili gerçekleştiren kişinin kusuru bulunmalıdır.

Örnekler:

  • Trafik kazasında zarar gören kişiye maddi ve manevi tazminat ödenmesi.
  • Bir kişinin sosyal medyada haksız yere küçük düşürülmesi nedeniyle manevi tazminat talep etmesi.
  • Komşunun, yanlış inşaat yaparak diğer mülk sahibinin binasına zarar vermesi.

2. Sözleşmeye Aykırılıktan Doğan Tazminat

Sözleşmeler, taraflar arasında belirli hak ve yükümlülükler doğurur. Bir tarafın sözleşmeye aykırı davranması sonucu diğer taraf zarar görmüşse, sözleşmeye aykırılık nedeniyle tazminat davası açılabilir.

Örnekler:

  • Bir inşaat firmasının projeyi zamanında teslim etmemesi nedeniyle alıcının zarara uğraması.
  • Kira sözleşmesine aykırı olarak ev sahibinin kiracıyı haksız yere tahliye etmesi.
  • Sigorta şirketinin poliçeye uygun olarak zarar ödememesi.

Sözleşmeye aykırılıktan doğan tazminat davalarında, tarafların yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucu doğan maddi ve manevi zararların karşılanması amaçlanır.


3. İdarenin Sorumluluğundan Doğan Tazminat

İdare, kamu hizmetlerini yerine getirirken zarar verdiği durumlarda tazminat ödeme yükümlülüğüne sahiptir.

İdarenin sorumluluğu şu şekillerde ortaya çıkabilir:

  • Hizmet Kusuru: Kamu görevlilerinin hatalı veya eksik hizmet sunması (örneğin, belediyenin yanlış yol çalışması nedeniyle kazaya neden olması).
  • Kusursuz Sorumluluk: İdarenin herhangi bir kusuru olmasa bile, mağduriyeti gidermek için tazminat ödemesi gereken durumlar (örneğin, polis operasyonunda çevredeki kişilerin zarar görmesi).

Örnekler:

  • Devlet hastanesinde doktor hatası nedeniyle hastanın zarar görmesi.
  • Belediyenin yeterli güvenlik önlemi almaması nedeniyle bir kişinin kazaya uğraması.
  • Kamulaştırma işlemlerinde mülk sahibinin zarar görmesi.

Bu tür durumlarda tam yargı davası açılarak idarenin tazminat ödemesi talep edilebilir.


Tazminat Davalarında Zamanaşımı Süreleri

Tazminat talepleri için belirli zamanaşımı süreleri bulunmaktadır:

  1. Haksız Fiil Nedeniyle Tazminat:

    • Fiilin ve zararın öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl,
    • Her durumda 10 yıl içinde dava açılmalıdır.
  2. Sözleşmeye Aykırılık Nedeniyle Tazminat:

    • Genel zamanaşımı süresi 10 yıldır.
    • Ancak bazı özel sözleşmelerde farklı süreler uygulanabilir.
  3. İdarenin Sorumluluğundan Doğan Tazminat:

    • Zararın öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl,
    • Her durumda 5 yıl içinde tam yargı davası açılmalıdır.

Zamanaşımı süreleri dolduğunda, mahkemeye başvurulamaz ve tazminat talep edilemez.


Tazminat Davalarında Mahkeme Süreci

Tazminat davaları, zarar türüne ve sorumluluğun kaynağına göre farklı mahkemelerde görülmektedir:

  • Haksız fiilden doğan tazminat davaları: Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılır.
  • Sözleşmeye aykırılıktan doğan tazminat davaları: Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülür (taraflar tacirse).
  • İdarenin sorumluluğundan doğan tazminat davaları: İdare Mahkemelerinde açılır.

Tazminat talep eden kişi, zararını belge ve tanıklarla ispat etmek zorundadır. Mahkeme, hakkaniyete uygun olarak tazminat miktarını belirler ve ödeme kararını verir.


 

Tazminat hukuku, haksız fiil, sözleşmeye aykırılık veya idarenin sorumluluğu nedeniyle zarar gören kişilerin haklarını koruyan önemli bir hukuk dalıdır. Maddi ve manevi tazminat davaları, zarar gören kişilerin mağduriyetlerini gidermek amacıyla açılmaktadır.

Tazminat taleplerinde zamanaşımı sürelerine dikkat edilmesi ve mahkemeye sunulacak delillerin doğru şekilde hazırlanması büyük önem taşımaktadır. Tarafların haklarını koruyabilmesi için hukuki prosedürlere uygun hareket etmeleri gerekmektedir.

Telefon
WhatsApp